Çeşitli sosyal medya ortamlarında hedef kitle ile diyalog kuran, onlardan geri bildirimler alarak bu doğrultuda değişimler gerçekleştiren markalar rakiplerinden bir adım önde olabiliyor. Sosyal medya aracılığıyla tüketicilerden alınan geri bildirimler marka-tüketici arasında kurulacak iletişimin yol haritasını çizmeyi de kolaylaştırıyor. Bunun yanı sıra markalar sektörde farklılaşma adına hedef kitle ile doğrudan iletişime geçebilme imkânı da buluyor. Farklılaşmak için sosyal medyayı kullanmak ciddi yarar sağlayacaktır. Ancak sosyal medyanın yanı sıra diğer unsurları da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Markaların farklı ürünler ortaya koyması, alanında farklılaşması, o markanın tercih edilirliğinin de belirleyici unsuru oluyor. Sektöründe güçlü bir marka olmak isteyen firmaların öncelikle ürünün hangi özelliğinden dolayı tüketici tarafından tercih edileceğini iyi bilmesi gerekiyor. Örneğin, Amerika’da ya da Hong Kong’da tüketilen bir yemek, Türkiye’de veya Malezya’da tüketildiğinde de aynı tadı veriyorsa bu durum söz konusu markanın farklılaştığının göstergesidir.
Bir marka, pazarlayacağı ürünün sektördeki yerini planlamasının yanında, kaliteli hizmet sunmak adına istihdama da önem vermelidir. Artık işe alım politikaları profesyonel çerçeve içine alarak doğru kişileri işe alarak profesyonel ekipler kuruluyor.
Markalar açısından farklılaşmak uzun vadeli planlar arasına konulmalı. Sadece marka bilinirliğinin sağlanmasıyla süreç bitmiyor.
Marka bilinirliğini pekiştirmek ve tüketicilerin güvenini kazanmak için belli bir süreye ihtiyaç var. Bu süreç boyunca doğru adımları atarak tüketiciye dokunmak, bu doğrultuda çeşitli kampanyalar hazırlamak gerekiyor.
Sonuç olarak markalar, farkındalığa ulaşma yolunda hedef kitlenin taleplerini iyi anlamalı ve sosyal mecralarda yapılan kampanyalarla marka bilinirliği sağlamalılar. Bu anlamda markaların etkin dokunuşlar yapan bir stratejiye de sahip olması gerekiyor.