Öncelikle KOBİ’ler, ekonominin kamburu olarak görülmeleri, kayıt dışı ekonominin en önemli sebebi olmaları, işçilerin sosyal güvenlik haklarını yeterince sağlayamıyor olması, vergi ödeme konusundaki isteksizlikleri, kurumsallaşma çalışmalarına mesafeli duruşları gibi olumsuzluklarla anılıyor. Bunlarla baş etmek zorunda kalıyor olsalar dahi, ekonominin en önemli ve acil sorunu olan “ işsizliğe” çare olmaları sebebiyle aslında ekonominin kamburu değil sessizce koşturan kahramanlarıdırlar.
KOBİ sahipleri ve çalışanları konumuzda geçen olumsuzluklarla baş etmeye çalışa dursunlar, toplumun hatta okumuş kesiminin KOBİ’lere bakış açısı hayret vericidir. Üniversite mezunu işletmeci-mühendis kökenli aydınlarımızın KOBİ’lerde çalışmak ve devletin-toplumun, onların yetişmesi-gelişmesi için 22 sene katlandığı fedakârlıklara karşılık vermek yerine, sayıları onlarla ifade edilen holdinglere kapağı atıp bir masa kapma ve ömrünce rahat yaşama hayalleri kurması ne derece vefalı bir davranıştır siz değerli okuyucularımızın vicdanlarına bırakıyorum.
KOBİ’lerin imajı hususunda başka bir örneği de, bu satırların yazarı yaşamaktadır ki, KOBİ danışmanı olduğu için, zaman zaman katıldığı ortamlarda, bir holdingde bir masa kapmış (kanımca, hapsolmuş hatta zincirlenmiş) kişilerin gördüğü ilgiyi her nedense görememesi kendisine hayret verici gelmektedir. Bu ilgiyi görememe sebebi; rahatı değil, idealizmi seçtiği için midir, hep aynı rutinde gidip gelmeyi değil, her gün yeni sorunlarla karşılaşıp çözüm araştırmayı seçtiği için midir, mevcut kurulu sistemde bir robot olmayı değil, yeni sistemler-organizasyonlar kurgulamayı tercih ettiği için midir bilemiyoruz.
Velhasıl, üniversitelerde bilimsel yöntemlerle donanmış aydın işletmeci-mühendis vb kişileri, KOBİ’lerin sorunlarından yangından kaçar gibi kaçmaları yerine, yangını söndürmeye destek olmaya çağırıyorum. Diğer yaygın bir ifade ile “Karanlığa küfredeceğimize bir mum yakmalıyız” hareketine davet ediyorum.