Türk şirketlerinde genel olarak kurumsallaşmanın ne olduğuyla ilgili bir karışıklık söz konusu. Önce bu karışıklığı ortadan kaldırmak gerekiyor.
Kurumsallaşma kavramına iki farklı açıdan ele almalıyız. Birincisi, şirketin sistemsel olarak kurumsallaşabilmesi, ikincisi de hem çalışan profili hem de karar alma mekanizmalarının kurumsallaşabilmesi. Türk şirketleri genel olarak sadece sistem olarak kurumsallaşma konusunun üzerinde duruyor.
Bir müteşebbisin kendi şirketini belli bir büyüklüğe getirdikten sonra şirket sahibi olarak işi kontrol altında tutabilmesi için sistemlere başvurması ve şirketi bir sistem üzerinden yönetmesi çok doğal bir ihtiyaçtır. Ama kurumsallaşmada genel olarak çalışan profili ve karar alma mekanizmalarının kurumsallaşmaya revize edilmesi göz ardı ediliyor, çok kısa vadede sonuçlar bekleniyor.
Patron şirketleri karar alma ve uygulama konusunda hızlı ve dinamik bir yapıda olsa da kısa sürede başarıya ulaşamadığında “Demek ki ben yanlış yapıyormuşum. Benim şirketimin buna ihtiyacı yokmuş” diyerek kararlarından çabuk vazgeçiyorlar. Ya da hiç bu tarafı düşmeyip yeni sistemler kullanmak yoluna gidebiliyorlar. Ancak her zaman sadece yeni sistemler kullanıyor olmak yeterli değildir, bu sistemleri kullanacak beyinleri de şirketin içerisine adapte etmek gerekiyor.
Genel olarak özetlemek gerekirse Türk şirketlerinin kurumsallaşma yolunda attığı adımları eksik ve sabırsız buluyorum.