Türk yazılım şrketleri 2000’li yılların başında iyi bir çıkış yakaladı. Bu çıkışı gerçekleştirmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi iç piyasadaki ihtiyaçlara yönelik çözümler üretme arayışı oldu.
Sonrasında kurulan teknokentler (İTÜ, YTÜ vs.) firmalara finansal avantajlar sağlamak ve onları bir araya getirerek ortak proje geliştirebilecek zemin oluşturulmaya çalışıldı. Bu önemli bir avantaj; ama buna rağmen uluslararası ölçekte başarılı değiliz.
Uluslararası bir ürün ortaya çıkarmak istiyorsanız çok fazla insan istihdam etmelisiniz. Ülkemizdeki firmaların en önemli handikapları bu olsa gerek. Tüm sıkıntılara rağmen uluslararası projelere de imza atıldı, ama bunlarda çok sürdürülebilir olmadı. Devletin daha net teşvikleriyle firmalar istihdam kaygısından kurtarılırsa uluslararası çalışmalara da yönleneceklerdir.
Bizim yazılım şirketlerimiz daha lokal hareket ederek ülke içindeki ihtiyaçları karşılamaya odaklandılar. Çevik ve iyi analiz etme gücüyle iyi işler çıkaran bir yöntem izliyorlar. Bu durum şirketlerin tecrübelerini arttırmış olsa da onları uluslararası gelişmelerden uzaklaştırdı. Örneğin, bir işletim sistemimiz ya da veri tabanı sistemimiz yok. Belki ilerleyen zamanlar teknokentlerdeki ekipler sağlam bir entegrasyonla birlikte bir proje üretebilir. Bunu da ilerleyen zamanlarda göreceğiz.