Şirketler yapay zekanın risklerinden nasıl korunmalı?
Murat Lostar |Lostar Genel Müdürü Murat Lostar, Wise TV’ye verdiği röportajda, “Şirketler yapay zekanın risklerinden nasıl korunmalı?” sorusunu yanıtladı.
Lostar şunları söyledi:
2025 yılının son çeyreği ve 2026 yılında yapay zekanın agentic AI ve benzeri yapılarla genişlemesiyle beraber aslında çok yeni bir yapıyla karşı karşıya kaldık. Şirketler de bu doğrultuda “Biz yapay zekaya karşı ne yapacağız?” konusunda farklı stratejiler değerlendiriyorlar, deniyorlar. Biz de bunları izliyoruz. Farklı şirketlerin neler yaptığını. Hangisi idealdir? Bunun cevabını söylemek zor. Her şirket için, her endüstri için bir farklılık olabilir. Ama tercih edilen stratejileri bir kısaca üzerinden geçmek istiyorum. Birey olarak en şaşırdığım “yapay zeka yasaktır” stratejisi. Tümüyle kapatan, tümüyle yasaklayan, teknik olarak kapatmaya çalışan, kural olarak, politika olarak “Yapay zeka kullanımınız yasaktır” diyen bir strateji var. Bu hem pratikte mümkün değil. Çünkü bireyler kendi cihazlarıyla, kendi telefonlarıyla, başka şahsi cihazlarla ister istemez bunu kullanıyorlar. Kullanmaya da devam edecekler. Ama kurumlar burada biraz -deyim yerindeyse- kafalarını kuma gömmeyi, biraz deve kuşu gibi saklanmayı tercih ediyorlar. Bu bir strateji. Anlayabiliyorum. Okey. Ama çok pratikte çalışmadığını da itiraf etmem lazım. Bireysel gözlemlerimde bu stratejiyi seçen firmaların çok uzun süre bu stratejide kalamadıklarını gösteriyor. İkinci strateji, “Ben kısıtlayayım, bir taneyi vereyim, benim kontrolümde olsun” stratejisi. Bu belki de benim de en beğendiğim strateji. Tümüyle yasakladığımızda o açlığı bir şekilde gidermesi gerekiyor çalışanların, bireylerin, insanların. Dolayısıyla buna karşı yapacak bir şey yok. Ama ben bir tane kurumsal büyük dil modeliyle anlaştım. Hatta bunu gerekiyorsa şirketin kaynaklarına yani e-postalara, takvimlere ve dosyalara erişimi de verdim. Dolayısıyla sen bir soru sorduğun zaman bu soruya bu doğrultuda yanıt alabilirim stratejisi belki de en iyi oluyor. Çünkü bir ticari olarak kendilerini koruma altına alıyorlar. Yapay zeka şirketiyle yaptıkları sözleşme doğrultusunda bu verilerin üçüncü şahısların, başka firmaların, rakiplerin ya da başkalarının önüne gitmesine engel olan bir yapı söz konusu oluyor. Hem de çalışanlarına bir yapı vermiş oluyorlar. Ancak buradaki temel sıkıntı da şu: Seçtikleri yapay zeka modeli destekliyor mu? Çünkü yavaş yavaş dünyada artık de facto olmaya giden, herkesin nasıl bir zamanlar arama motoru dediğimizde bir firma aklımıza geliyordu. Yapay zeka deyince de bir sürü insanın aklına o geliyor. Şirketteki yapay zekanın yapamadığı bir şey bulduğu anda öbürünü deneme içgüdüsü devam ediyor. Burada da çalışanların iyi bir şekilde bilgilendirilmeleri, eğitilmeleri, neden böyle bir strateji seçildiğinin tariflenmesi oldukça önemli bir hale geliyor. Üçüncü strateji, “Ben bir şey yapmıyorum. Siz ne istiyorsanız onu yapın kardeşim” deyip açık bırakıyor olmak. Bu belki de riskin en yükseklerinden bir tanesi. Çünkü o zaman kimin ne yaptığını bilmediğimiz için yoğun bir şekilde verilerimizin etrafa doğru saçıldığını görüyoruz. 2025 yılı ne yazık ki yapay zekaların hack’lenmeye başladığı, kullanıcıların bütün verilerinin, prompt’larının ve yanıtlarının başkalarının eline geçmeye başladığının örneklerini gördüğümüz yıllardan da bir tanesi oldu. Takipçiler hatırlayacaktır. Bu nedenle aslında verilerin her yere yayılmaması konusu da doğal olarak hele kurumsal dünyada oldukça önemli. Bunun izleniyor olması gerekiyor. Bir dördüncü stratejiden daha bahsetmeye ihtiyacımız var. Bu da yapay zekayı aktif bir şekilde yer alıp önceki üç stratejiden genellikle ikincisini tercih ederken kendi yapay zeka çözümlerine de emek ayıran, zaman ayıran, para ayıran kurumlar. Bunlar aslında dönüşüme öncelik eden ve bu sayede de önümüzdeki dönemde kendi sektörlerinde rekabette en öne geçeceğini düşündüğümüz firmalar arasında. Şunu da göz ardı etmeyelim. Yapılan yapay zeka projelerinin oldukça ciddi bir kısmı ne yazık ki başarısızlıkla sonuçlanıyor. Doğru planlanan, doğru yönetilen yapay zeka projelerinin rekabet avantajı yaratacağı sektör bağımsız. Bugün artık kesin gibi.
Yapay Zeka ve Şirket Stratejileri: 2026’ya Doğru Bir Bakış
2025 yılının son çeyreği ve 2026 yılı, yapay zekanın ajanslar ve benzeri yapılarla genişlemesiyle birlikte, şirketlerin bu yeni teknolojiye nasıl uyum sağlayacakları konusunda farklı stratejiler geliştirmelerine neden oldu. Yapay zeka, iş dünyasında devrim yaratırken, şirketler de bu değişime ayak uydurmak için çeşitli yollar deniyorlar. Ancak hangi stratejinin en iyi olduğu konusunda net bir cevap vermek zor. Her şirketin ve endüstrinin kendine özgü ihtiyaçları ve dinamikleri var. Bu makalede, şirketlerin yapay zekaya karşı geliştirdiği dört ana stratejiyi inceleyeceğiz. Bu stratejiler, şirketlerin yapay zekayı nasıl yönettiklerini ve bu süreçte karşılaştıkları zorlukları anlamamıza yardımcı olacak.
Yapay Zekayı Yasaklama Stratejisi
Yapay zekayı tamamen yasaklama stratejisi, bazı şirketler tarafından benimsenen bir yaklaşım. Bu strateji, yapay zekanın kullanımını teknik ve politik olarak tamamen kapatmayı hedefliyor. Ancak bu yaklaşım, pratikte uygulanabilir değil. Çalışanlar, kişisel cihazları aracılığıyla yapay zekayı kullanmaya devam ediyorlar. Bu strateji, şirketlerin yapay zekanın getirdiği değişimden kaçınma çabası olarak görülebilir, ancak uzun vadede sürdürülebilir değil.
Kısıtlı Kullanım ve Kontrol Stratejisi
İkinci strateji, yapay zekanın kısıtlı kullanımını ve şirket kontrolünde olmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, şirketlerin belirli bir yapay zeka modelini kullanarak çalışanlarına bu teknolojiyi sunmalarını sağlıyor. Bu sayede, verilerin güvenliği sağlanırken, çalışanlar da yapay zekanın avantajlarından yararlanabiliyor. Ancak bu stratejinin başarısı, seçilen yapay zeka modelinin yeteneklerine bağlı.
Açık Kullanım Stratejisi
Üçüncü strateji, yapay zekanın kullanımını tamamen serbest bırakmak. Bu yaklaşım, en yüksek risklerden birini taşıyor çünkü verilerin kontrolsüz bir şekilde yayılmasına neden olabilir. 2025 yılında, yapay zekanın hacklenmesi ve kullanıcı verilerinin sızdırılması gibi olaylar, bu stratejinin risklerini gözler önüne serdi. Bu nedenle, verilerin güvenliği konusunda dikkatli olunması gerekiyor.
Yapay Zekaya Yatırım Yapma Stratejisi
Dördüncü strateji, yapay zekaya aktif olarak yatırım yapmayı içeriyor. Bu yaklaşım, şirketlerin kendi yapay zeka çözümlerini geliştirmelerine olanak tanıyor. Bu strateji, dönüşüme öncülük eden ve rekabette öne geçmeyi hedefleyen firmalar için ideal. Ancak, yapay zeka projelerinin başarısızlık oranı yüksek olduğundan, doğru planlama ve yönetim kritik önem taşıyor.
Yapay Zeka Stratejilerinin Geleceği
Yapay zeka, iş dünyasında köklü değişiklikler yaratmaya devam ediyor. Şirketler, bu değişime ayak uydurmak için farklı stratejiler geliştiriyorlar. Yapay zekayı yasaklama, kısıtlı kullanım, açık kullanım ve yatırım yapma stratejileri, şirketlerin bu teknolojiye nasıl yaklaştıklarını gösteriyor. Her stratejinin kendine özgü avantajları ve dezavantajları var. Ancak, doğru planlama ve yönetimle, yapay zeka projeleri rekabet avantajı sağlayabilir.
Sonuç
Yapay zeka, iş dünyasında devrim yaratırken, şirketler bu değişime uyum sağlamak için çeşitli stratejiler geliştiriyorlar. Yapay zekayı yasaklama, kısıtlı kullanım, açık kullanım ve yatırım yapma stratejileri, şirketlerin bu teknolojiye nasıl yaklaştıklarını gösteriyor. Her stratejinin kendine özgü avantajları ve dezavantajları var. Ancak, doğru planlama ve yönetimle, yapay zeka projeleri rekabet avantajı sağlayabilir. Şirketlerin bu süreçte dikkatli olmaları ve verilerin güvenliğine önem vermeleri gerekiyor.