Reklamverenler kendi reklamlarından çok çabuk sıkılırlar. “Bunu herkes gördü” derler. Keşke herkes onun gibi gazeteyi açıp onun reklamına bakıyor olsa. Öyle bir şey yok. Ona sen her gün bakıyorsun. Ama reklamları herkes izlemiyor.
Reklam saatleri bizim tuvalete gittiğimiz, çay almaya kalktığımız zamanlardır. Çoğu zamanda reklama hoşlanarak bakmayız. Sinemaya gittiğimizde 10 dakika reklam izlemek istemeyiz.
Markalar yaptıkları yatırıma sahip çıkmalı. Reklamın ömrünü tamamlamasını beklemeli, reklamları yayında kaldığı sürece sabırlı olmalı.
Diğer yandan markanızla tüketicileriniz arasında iletişim kurulsun istiyorsanız bunu doğru bir şekilde yapmanız gerekiyor. Yani reklam yaparken her şeyden önce bunun sempatik ve algılanabilir olduğuna dikkat edilmeli. Reklamı, sahibi anlayabilir ve sevebilir ama tüketici hiçbir zaman aynı noktada değildir. Bu açıdan düşündüğümüzde Türkiye’de reklam yapılırken birçok noktada hatalar yapılıyor diyebiliriz.