İnternet girişimcilerinde yapılan en önemli hata ilk olarak iş kurma fikriyle birlikte ortaya çıkıyor. Girişimcilik biraz özgürlük anlamına geliyor. Başkası için çalışmıyorsunuz, kendi hayalinizin peşinden koşuyorsunuz. Yanınıza vizyon sahibi, hayallerinize ortak olabilecek arkadaşlar alıyorsunuz. Aslında eğlenceli bir maceraya atılıyorsunuz. Ama bu macera eğlenceli olduğu kadar da tehlikeli. Çünkü hakikaten uzun süreler boyunca emeğinizi, zamanınızı harcayarak günü zararla kapatabiliyorsunuz.
O nedenle öncelikle doğru bir motivasyonla işe başlamak gerekiyor. Örneğin, okuldan yeni mezun olmuş, deneyim sahibi olmayanların sadece para kazanmak için ya da girişimcilik popüler bir alan diye girişimci olmak doğru bir motivasyon değil. Girişimci, giriştiği pazarda bir acıyı dindirme, bir sorunu çözme, inovatif bir iş modelini sağlıklı bir işe dönüştürebilme dürtüsüyle iş kurmalı.
Türkiye’de en çok yapılan hatalardan biri diğeri girişimcinin fikrini insanlarla paylaşmayarak biraz paranoyak hareket edip, insanların fikirlerini çalabileceklerini düşünmeleridir. Bu yanlış bir varsayım. Fikir tek başına hiçbir şey ifade etmiyor. Bir fikrin iyi bir girişime ve hatta sağlıklı ve para kazandıran bir işe dönüşebilmesi için çok uzun bir evre ve pek çok komponentin bir arada çalışması lazım. O nedenle fikirler tek başına hiçbir anlam ifade etmiyor ve girişimcinin kafasında durduğu sürece olgunlaşamıyor. Fikrinizi deneyimli, daha ehil insanlarla paylaştığınızda olgunlaşıyor. Hatta ilk noktadan çok farklı bir noktaya gelişim gösterebiliyor. Dolayısıyla fikri doğru insanlarla paylaşmak ve olgunlaştırmak gerekiyor.
Önemli bir hata da ortaklık yapısının doğru kurulamamasıdır. Fikrinizi paylaşma konusunda olduğu gibi ortaklık kurma konusunda da kuşkucu hareket ederseniz doğru bir ortaklık yapısı kuramazsınız. Doğru ortaklık kuramadığınızda da işi uzun süre ayakta tutmak daha zor hale gelebilir.
Tüm bunların yanı sıra sabır konusu da başarının olmazsa olmazıdır. Eğer sabırlı olmazsanız iş modelinizin suyun üzerine çıktığını, yüzdüğü, koştuğunu hatta uçtuğunu hiçbir zaman göremezsiniz. Bu da bazen 2 ay bazen 2 yıl ya da yemek sepetinde olduğu gibi 3-4 yılı bulabiliyor. O nedenle enerjinizi doğru kullanarak sabırlı bir biçimde girişiminizi sürdürmeniz gerekiyor.